Riyayı terkedip ihlâsa yapışmak.

Münafıklar, Allah’ı aldatmaya çalışırlar. Allah da onların bu çabalarını başlarına geçirir. Onlar, namaza kalktıkları zaman tembel tembel kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar ve Allah’ı pek az anarlar. ( Nisa,142 )

Yan,; Allah , münafıkların aldatmacalarının karşılığı olarak amellerinin sevabını iptal eder ve kendilerine,
” Dünyada kimlerin uğruna amel işlediysen, Şimdi onlara başvurun; Benim katımda size verilecek sevabım yok! “ buyurur.

Çünkü, böylelerinin amelleri sırf Allah için işlenmiş halis amelleri karşılığında sevap elde etmeye hak kazanır.
Buna karşılık kul, işlemiş olduğu amele Allah’tan başkasını ortak ettiği halde Allah’ın böyle bir amele hiç bir ilgisi kalmaz. Nitekim Ebu Hureyre’den- Allah ondan razı olsun- rivayet edildiğine göre; Resûlulah ﷺ  buyuruyor;
– Yüce Allah şöyle buyurur; Ben şirkten en uzak olanım. Başkalarının ortak edildiği amelin benimle hiç bir ilgisi kalmaz. Buna göre işlemiş olduğu amele Ben’den başkasını ortak koşan kimsenin ameli benden uzaktır.

bu kudsî hadis açıkça gösteriyor ki; Yüce Allah sadece sırf kendisi için işlenmiş, hâlis ameli kabul eder.
İşlenen amel sırf Allah rızasını gözeten, hâlis bir amel değilse, Ahirette bunun sevabı yoktur ve
böyle bir amelin sahibinin varacağı yer ise Cehennemdir. Bunun delili de şu Ayet-i Kerimdir;

bu kudsî hadis açıkça gösteriyor ki; Yüce Allah sadece sırf kendisi için işlenmiş, hâlis ameli kabul eder.
İşlenen amel sırf Allah rızasını gözeten, hâlis bir amel değilse, Ahirette bunun sevabı yoktur ve
böyle bir amelin sahibinin varacağı yer ise Cehennemdir. Bunun delili de şu Ayet-i Kerimdir;

Kim bu geçici dünyayı isterse orada ona, (evet) dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadar hemen veririz.
Sonra da cehennemi ona mekân yaparız. O, buraya kınanmış ve Allah’ın rahmetinden kovulmuş olarak girer.
Kim de mü´min olarak ahireti ister ve ona ulaşmak için gereği gibi çalışırsa,
şte bunların çalışmalarının karşılığı verilir.
( İsra, 18-19 )

Ehl-i Hikmetten bir zat şöyle demiştir;
Gösteriş ve şöhret uğruna ibadet işleyen kimse, Para kesesine çakıl taşı doldurarak, Pazara çıkan kimseye benzer; Kendisini görenler, “ Bu adamın ne dolu kesesi var! ” Derler. Ama; bu durum; Ona ,
Halkın bu sözlerinden başka bir şey kazandırmaz. Nitekim bir şey satın almak isterse,
Şişkin kesesindeki çakıl taşlarına karşılık, kendisine hiç bir şey verilmez.

Tıpkı bunun gibi, şöhret ve gösteriş uğruna amel işleyen kimsenin ameli de halkın hakkındaki pohpohlayıcı,
Sözlerinden başka kendisine hiç fayda sağlamaz, yani Ahirette hiç bir sevap elde edemez.
Nitekim Yüce Allah şöyle buyuruyor;
Onların yaptıkları bütün amellerine yöneldik ve onları dağılmış zerreciklere çevirdik. ( Furkan, 23 )

Yani onların Allah rızasından başka bir gaye uğruna işlemiş oldukları amellerin sevaplarını iptal ederek,
Bu amelleri Güneş ışığında uçuşan toz zerrecikleri gibi değersiz saydık.

De ki: “Ben de ancak sizin gibi bir insanım. (Ne var ki) bana, ‘Sizin ilâh’ınız ancak bir tek ilâhtır” diye vahyolunuyor. Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa yararlı bir iş yapsın ve Rabbine ibadette kimseyi ortak koşmasın.” ( Kehf, 110 )

Yani, kim Allah’ın huzurunda dikileceğini düşünüp korkarsa salih/halis amel işlesin ve yapmış olduğu,
İbadette hiç kimseyi Rabbine ortak koşmasın.

Hikmet ehli bir zat şöyle demiştir; Kim şu yedi şeyi göz önünde tutmaksızın işlerse yaptıklarından hiç fayda görmez.

1 - İşlediği amelleri korkarak yapar, fakat, sakınmaz ise, yani " Ben Allah'ın azabından korkuyorum. " Der de günah işlemekten sakınmaz ise bu sözün kendisine hiç faydası yoktur.
2 - Sevap peşinde koşmaksızın onu Sadece, İstemek ile yetinir ise yani," Ben Allah'ın sevabını istiyorum. " Demek ile, Yetinip Salih amel işleyerek sevap peşinde koşmaz ise, söylemiş olduğu söz kendisine, hiç bir fayda sağlamaz.
3 - Niyet etmek ile yetinir de iyilik işlemeye girişmezse, yani kalbinden ibadet ve iyilik yapmaya niyet eder de bilfiil niyetini gerçekleştirmeye girişmez ise, kuru niyetinin kendisine hiç bir faydası olmaz.
4 - Hiç bir gayret göstermeksizin sadece dua etmekle yetinirse, yani sadece Allah'ın kendisini hayır işlemeye muvaffak kılmasını dua etmekle yetinerek hayır işlemek için hiç bir gayret göstermezse, duasının kendisine hiç bir faydasını görmez. İnsan dua ettiği hayır uğrunda gayret göstermelidir ki Allah kendisini o hayrı işlemeye muvaffak eylesin
5 - İnsan pişmanlık duymaksızın sadece günahlarının bağışlanmasını istemekle yetinirse, yani işlemiş olduğu,
Günahlardan pişmanlık duymaksızın sadece " Allah'tan af dilerim. " demekle yetinirse, pişmanlık duygusuna,
Dayanmayan böyle bir af dilemek kendisine hiç bir fayda sağlamaz.
6 - İnsan sadece dış görüntüsüne önem verir de iç yüzünü düzeltmeyi ihmal ederse, yani  dış görünüşünü,
Islah ettiği halde iç yüzünü bozuk tutarsa, dış görüntüsünün düzgünlüğü ve kusursuzluğu kendisine,
Hiç bir fayda sağlamaz.
7 - İnsan gerekli ihlasa sahip olmaksızın kuru kuruya emek verir ise, yani ibadet işlemek için gayret göstermesine rağmen, amelleri sadece Allah rızasını gözeten, halis ameller olmazsa, 
işlemiş olduğu bu ihlâssız amellerin kendisine hiç bir faydası olmaz. Sadece kendi kendini aldatmış olur.

Bir gün Zinnûn-ı Mısrî’ye ” İnsan; Allah’ın seçkin kullarından biri olduğunu nasıl anlar? “ diye sormuşlar;Ünlü velide bu soruyu şöyle cevaplandırmış;

Rahatı, gönüllü olarak terk ettiği takdirde,
” Zaten bende az var! “ demeden elindekilerden verdiği takdirde,
Derece ve itibar kaybını hoşnutlukla karşıladığı takdirde,
Övgüyü ve yergiyi bir tuttuğu takdirde,


Sosyal Ağda Paylaş

Bir cevap yazın