!!.. Hadis-i Şeriflerin toplanmasında izlenen yöntem ..!!

Rivayetler, Ömer İbnu Abdilazîz’in, meseleyi bir tamimle bırakmayıp, tedvîn çalışmalarını titizlikle takip etmiş, ve bu işte çalışacak, özel kâtipler görevlendirilmesini sağlamıştır. Söz gelimi Hişam İbnu Abdilmelik, Zührî’nin emrine iki kâtip vermiştir. Bunlar tam bir yıl boyu Zührî’nin hadislerinin yazmışlardır.

Tedvîn faaliyetlerine, Halife Ömer İbnu Abdilazîz bizzat katılmış, elinde defter kalem, namazlara devam etmiş, namazlardan sonra teşkil edilen ders halkalarına oturarak Avn İbnu Abdillah’dan, Yezîb İbnu’r-Rakkâşî’den hadis yazmıştır.

Tedvîn sırasında, sadece Resulullah’a nispet edilen rivayetler değil, Sahabe hazeratından ve Tabiîn’den rivayet âsâr da bazı muhadislerce “Sünnet” mefhumuna dahil edilerek yazılmıştır.

Halifenin emriyle Taşrada yazılan hadisler defterler halinde merkeze gönderilmekte, orada çoğaltılarak tekrar İslam beldelerine yollanmaktaydı. Bu önemli hususu kanıtlayan bir rivayet Zührî’den nakledilmektedir.

“Ömer İbnu Abdilazîz Sünnetin cem edilmesini emretti. Biz de onu defter defter yazdık.
Ömer Ibnu Abdilazîz üzerinde hâkimiyeti bulunan her bir yere bunlardan bir defter yolladı.”

Bazı rivayetler, merkezde toplanan hadislerin. ulemâ nezâretinde belli bir kontrolden geçirildiğini ifade etmektedir: Ebu’z-Zinâd Abdullah ibnu’z-Zekvân anlatıyor: “Ömer İbnu Abdilazîz ‘in fukahâyi topladığını gördüm.
Âlimler ona pek çok sünnet toplamıştı. (Bunları fukahâ ile birlikte okuyor) kendisiyle amel olunmayan bir sünnet zikredilince: “Bu fazladandır, üzerine amel yoktur.” diyordu.” Merkezden taşraya gönderildiği belirtilen nüshaların bu kontrol muamelesinden sonra çoğaltılmış olabileceği söylenebilir.

Tedvîn faalivetlerinin mühim bir hususiyeti, hadislerin, sünen, sahih veya müsned gibi herhangi bir tasnîf tarzında yazılmamış olmasıdır. Burada hadisleri yazıya geçirmek, yazı ile tespit etmek esas alınmıştır, şu veya bu tarzda şu veya bu maksada uygun olması değil. Bu sebeple, merfu, mevkuf ve maktu rivayetler sahihi, haseni ve zayıfıyla birlikte iç içe, yan yana yazılmıştır.

Tedvîn işinin meyvesini tam olarak görmeye Ömer İbnu Abdilazîz’in ömrü vefa etmemiş olsa da onun devrinde tedvîn edilenler kopya edilerek taşra vilâyetlere gönderilecek bir seviyeyi bulmuştur. İslâm âlimleri, ilk tedvîn işinin Ömer lbnu Abdilazîz zamanında, birinci hicrî asrın son yıllarında ele alındığında ittifak ederler.

Hadislerin Toplanmasına sevk eden Sebepler.

1. Alimlerin ölmesi ile hadislerin yok olma endişesi:
Bu gerçekten önemli ve endişe verici bir meseleydi. Her ne kadar hadisler ferdî olarak yazılıyor idiyse de çoğunlukla “Ezberlenmek için” yazılıyordu ve ezberlenince yakılıyordu. Yâda ölürken, yazılanların imha edilmesi tavsiye ediliyordu. Ve bu yüzden hadislerin yazılması hususunda, ilmî çevrelerde haklı bir endişe meydana geldi.
Hadislerin toplanmasına karar verildiği dönemler siyasî çalkantıların, iç kargaşaların sıkça görüldüğü bir dönemdir. 95. hicrî yılında Haccâc-1 Zâlim tarafından öldürülen, devrin meşhur muhaddisi Said Ibnu Cübeyr’in kaybı,
Ömer İbnu Abdilaziz’in “hadisler kaybolacak” diye endişesini artırmaya ve onu korkutmaya
yeterli bir sebep olmuştur.

2. Uydurma rivayetlerin ortaya çıkması:
Ömer Îbnu Abdilaziz’ in mektubuna açık bir şekilde aksetmemiş olsa bile, hadislerin toplanmasına sevk eden ikinci
önemli neden siyasî ve mezhebi ihtilaflar sebebiyle hadis uydurma faaliyetlerinin artmış olmasıdır. Bu hususu, Zührî’nin şu sözleri teyîd ediyor: “Eğer şark cihetinden gelen ve nezdimizde meçhul ve merdûd olan hadisler olmasaydı ne tek hadis yazardım ne de yazılmasına izin verirdim.”

 

 

 

Sosyal Ağda Paylaş

Bir yanıt yazın