Fıkhın tarifi, faydası ve Şeri hükümler:

Fıkıh lügat yönünden anlamak ve bilmek demektir, istilah yönünden ise tafsili delillerden elde edilen şer’î ve ilmî hükümlere vakıf olmak manasına gelir.

FAYDASI: hem dünyada, hem de ahirette saâdet ve mutluluğa ermektir. Evet, (insan bu fikhî bilgilerle) dünyada cehalet çukurundan ilmin zirvesine çıkarak, Allah’ın razı olacağı amel ve davranışlarda bulunma imkanını elde eder, insanların leh ve aleyhlerine olan şeyleri ortaya koyar ve böylece mutluluğu yakalayabilir. Ahirette ise bu gibilerin gideceği yer ebedî cennettir.

ŞER’Î HÜKÜMLER: Şer’i hükümler; Aşağıda belirtilen kısımlara ayrılır:

Farz: Gerekliliği Kur’an ve mütevatir hadisler gibi kesin ve şüphe götürmez delillere dayalı, beş vakit namaz, zekat ve hac gibi amel ve ibadetlere farz denir.

Farzın Hükmü: Farzların farz olduğuna inanmak ve bu ibâdeti yerine getirmek gerekir. İnanmayıp inkar edenler kâfir olur, terkedenler ise fisk (ve günaha) girerek azâbı hak ederler.

Farzlar, farz-1 ayn ve farz-ı kifaye olmak üzere ikiye ayrılır.

Farz-i Ayn: Şeriat koyucunun, mükelleflerin her birinden yapılmasını istediği beş vakit namaz, hac ve namaz, hac ve şarap içmeme gibi amellere farz-ı ayn denir.

Farz-ı Aynın Hükmü: Bu yükümlülüğü her bir mükellefin yerine getirmesi gerekir. Bir kısım mükellefin yükümlülüklerini yerine getirmiş olması diğer mükellefleri yükümlülükten kurtarmaz.

Farz-ı Kifâye: Şeriat koyucunun, yerine getirilmesini her bir mükelleften değil de mükelleflerin umumundan istediği, Allah yolunda cihad etmek, iyiliği emir ve kötülükten alıkoymak gibi ibadetler farz-1 kifâyedir.

Farz-ı Kifâyenin Hükmü: Mükelleflerden bir kısmının bu ibadeti yerine getirmesi halinde diğer mükellefler yükümlülükten ve mükellefiyetlerini yerine getirmeme günahından kurtulurlar. Ama bu ibadeti hiç kimse yerine getirmezse bütün mükellefler günaha girmiş olurlar.

Vâcib: Bayram namazları ve namazlarda fatiha okunması gibi gerekliliği zannî delillere dayanan ibadetlere vacip denir. Çünkü bu ibadetler mütevâtir olmayan âhâd bir haberle, yani zannî delille sabittir.

Vâcibin Hükmü: Bu ibadetin yerine getirilmesi gerekir, ancak vücûbuna inanmak şart değildir. Vücûbuna inanmayanların küfrüne hükmolunmaz. Bu ibadeti yerine getirenler sevaba kavuşurlar, terk edenlerse farzları terk edenlerden daha az bir azâbı hak etmiş olurlar.

Sünnet: Sünnet, iyi olsun kötü olsun yol demektir. Istilah yönünden ise sünnet, dinde takip edilen yola denir.

Sünnet, müekked ve gayr-i müekked olmak üzere ikiye ayrılır.

Müekked Sünnet: Müekked Sünnet, Peygamber aleyhissalâtü vesselamın sürekli yaptığı, fakat bazen terk ettiği şeylere denir; meselâ abdest alırken ağıza su vermek böyle bir sünnettir.

Müekked Sünnetin Hükmü: Bu sünneti işleyenler sevaba ererler, terk edenlerse kınanmayı ve azarlanmayı hak ederler.

Gayr-i Müekked Sünnet: Bu, Peygamber aleyhissalâtü vesselâmın sürekli değil de, abdestte boynu meshetmek gibi, zaman zaman yaptığı bir davranıştır. Bu sünnete mendub ve müstehab da denir.

Gayr-i Müekked Sünnetin Hükmü: Bu sünneti işleyenler sevaba ererler, terk edenlerse kınanmaz ve azarlanmazlar.

Haram: Şeriat koyucunun kesin ve bağlayıcı delillerle yapılmamasını istediği zina ve şarap içmek gibi fiillerdir.

Haramın Hükmü: Haramı işleyenler cehennemde azap olunurlar, işlemeyenlerse sevaba kavuşurlar. Haramı inkar edenler kâfir olur.

Tahrîmen Mekruh: Şeriat koyucunun zannî delillerden âhâd haberlerle yapılmamasını kesin bir şekilde istediği başkasının satışının üstüne satış yapmak ve başkasının (evlenmek üzere) nişanlandığı bir kızla nişanlanmak gibi şeylerdir.

Tahrîmen Mekruhun Hükmü: Bu mekruhu işleyenler tıpkı haram işleyenler gibi azaba düçar olurlar; ancak haramı inkar edenlerin aksine, tahrîmen mekruhu inkar edenlerin kâfir olduklarına hükmolunmaz.

Tenzîhen Mekruh: Şeriat koyucunun, yapılmamasını kesinlik derecesinde istemediği, doğan, çaylak ve benzeri yırtıcı kuşların artıklarından abdest almak gibi davranışlara tenzihen mekruh denir.

Tenzihen Mekruhun Hükmü: Bu fiili işleyenler azaba düçar olmaz ve kınanmazlar, fakat en iyisi yapmamaktır.

Mübah: Mükellefin yapıp yapmamakta serbest olduğu hareketlerdir.

Mübahın hükmü: Bu davranışı yapanlar sevaba kavuşmaz, yapmayanlar kinanmazlar.

Sosyal Ağda Paylaş

Bir cevap yazın