Allah Resûlü postacı değildir!

Resulullah ﷺ bazıları tarafından sadece nakleden, ulaştıran bir postacı gibi kabul edilmiştir. Elbette Allah Resulü de ﷺ bizim gibi insandır. Ancak Allah tarafından üstün bir ahlâkla donatılmış bir insandır. Zaten insanın değeri de bu ahlâkı seviye ile alakalıdır. Örnek verecek olursak bütün taşlar aynı değildir. Ama değerleri çok farklıdır. Her kuşun iki kanadı ve iki pençesi vardır. Ama her kuş aynı değildir. Allah, Nebi’yi ﷺ; Elbette diye insanlar gibi yaratmıştır. Ama onun üstün ahlâkı ona bizzat Rabbimiz tarafından verilmiştir. Yani onun mürebbisi, Allah’tır. O kendisine verilen yetkiler çerçevesinde üzerine düşen tebliğ görevini hakkıyla yerine getirmiştir.

Bir takım kimseler “Bize Kur’an kâfidir.” Deyip, bilerek ya da bilmeyerek, maksatlı veya maksatsız Allah’ın Resulünün sünnetini devreden çıkarmaya çalışmakta; O’nun dinde hüccet oluşu, sıhhati ve ravileri hakkında şüphe uyandırmaya çalışmaktadırlar. Bazı kimseler de Resulullah’ın sünneti karşısında gevşek davranmakta “Sünnete uyulsa da olur uyulmasa da olur.” Gibi bir tavır sergilemektedir. Oysa Rabbimiz onu insanlara örnek olsun, ona tabi olunsun ve onlara Kur’an’ı açıklasın diye göndermiştir. Bu durum ayetlerde şöyle bildirmektedir.

Nitekim kendi aranızdan, size ayetlerimizi okuyan, sizi her kötülükten arındıran, size kitap ve hikmeti öğreten, ayrıca bilmediklerinizi de öğreten bir peygamber gönderdik. ( Bakara, 151 )
Andolsun, Allah, mü’minlere kendi içlerinden; onlara ayetlerini okuyan, onları arıtıp tertemiz yapan, onlara kitap ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle büyük bir lütufta bulunmuştur. Oysa onlar, daha önce apaçık bir sapıklık içinde idiler. ( Al-i İmran, 164 )

Kitabı ve hikmeti öğreten ve kıyamete kadar öğretecek olan bir Resul ﷺ.

Andolsun, Allah’ın Resûlünde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır. ( Ahzab, 21 )

İçinde yaşadığı topluma örnek olan ve daha sonraki toplumlara da örnek olmaya devam eden bir Resul ﷺ.

Biz her peygamberi, ancak kendi kavminin diliyle gönderdik ki, onlara (Allah’ın emirlerini) iyice açıklasın. Allah, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. ( İbrahim, 4 )
(O peygamberleri) apaçık belgeler ve kitaplarla gönderdik. İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman ve onların da (üzerinde) düşünmeleri için sana bu Kur’an’ı indirdik. ( Nahl, 44 )

Ayetleri tahsilatı ile açıklayıp nasıl amel edilmesi gerektiğini öğrettikten sonra kendisine itaaten başka bir yol bulunmayan Resul ﷺ.

Allah ve Resûlü bir iş hakkında hüküm verdikleri zaman, hiçbir mü’min erkek ve hiçbir mü’min kadın için kendi işleri konusunda tercih kullanma hakları yoktur. Kim Allah’a ve Resûlüne karşı gelirse, şüphesiz ki o apaçık bir şekilde sapmıştır. ( Ahzab, 36 )
Aralarında hüküm vermek için Allah’a (Kur’an’a) ve Resûlüne davet edildiklerinde, mü’minlerin söyleyeceği söz ancak, “işittik ve iman ettik” demeleridir. İşte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. ( Nur, 51 )

İçinde yaşadığı toplumun ihtiyaçları için hüküm vermesine ihtiyaç duyulan ve daha sonraki toplumların ihtiyaçlarına karşı da hüküm verecek olan bir Resul ﷺ.

Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygamber’e itaat edin ve sizden olan ulu’l-emre (idarecilere) de. Herhangi bir hususta anlaşmazlığa düştüğünüz takdirde, Allah’a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve Resûlüne arz edin. Bu, daha iyidir, sonuç bakımından da daha güzeldir. ( Nisa, 59 )

Anlaşmazlıklarda insanların arasında hükmüne başvurulması gereken ve Allah’ın sevgisini kazandıracak olan bir Resul ﷺ.

De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” De ki: “Allah’a ve Peygamber’e itaat edin.” Eğer yüz çevirirlerse şüphe yok ki Allah kâfirleri sevmez.
( Al-i İmran 31-32 )
Biz her peygamberi sırf, Allah’ın izni ile itaat edilmek üzere gönderdik. Eğer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah’tan günahlarının bağışlamasını dileseler ve Peygamber de onlara bağışlama dileseydi, elbette Allah’ı tövbeleri çok kabul edici ve çok merhametli bulacaklardı. ( Nisa, 64 )

Kıyamete kadar itaat edilmesi gereken bir Resul ﷺ.

Kim de Allah’a ve Peygamberine isyan eder ve O’nun koyduğu sınırları aşarsa, Allah onu ebedî kalacağı cehennem ateşine sokar. Onun için alçaltıcı bir azap vardır. ( Nisa, 14 )
Kim, kendisine hidayet (doğru yol) besbelli olduktan sonra peygambere karşı çıkar, mü’minlerin yolundan başkasına uyarsa, onu yöneldiği yolda bırakırız ve cehenneme sokarız. Orası ne kötü bir varış yeridir.
( Nisa, 115 )

Onun yolunu takip etmeyi bırakıp başka yollara sapanların, ona karşı gelmiş olacağı bir Resul ﷺ.

Netice olarak; Kur’an’ın anlaşılması ve dinin yaşanmasında bu kadar fonksiyonu olan bir elçinin vefatıyla vazifesinin bittiğini iddia edip, adeta Onun bir postacı gibi Kur’an’ı bırakıp gitmekle görevinin bittiğini söylemek, Kur’an’a karşı çıkmaktır, O’nun vazifesini yok saymaktır. İşte asıl sapıklık budur.

Sosyal Ağda Paylaş

Bir cevap yazın