!!.Günahların en büyüğü; Zinaya yaklaşmayınız.!!

Zina, aralarında meşru bir evlilik olmayan kadın bir erkeğin cinsi ilişkide bulunmalardır.
Zina, dinimizde olduğu gibi bütün dinlerde yasaklanmış ve bu kötü bir fiili yapanlara ağır cezalar verilmiştir. Allah (Cellecelalühü) kitabımız Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmuştur.
“Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, son derece çirkin bir iştir ve çok kötü bir yoldur.” (İsra, 32)

Özellikle gençler için, onları sayısız tehlikelere sürükleyecek şeylerden biri de şehevî duygulardır. Bu sebeple yüce Allah-u Teâlâ kerimede “Zinaya yaklaşmayın.” Buyurmuş,
Ve böylece Mümine, onu gayri meşru ilişkilere sevk edecek olan bütün yollardan uzak durmasını emretmiştir.

Peygamber efendimiz ﷺ, Medineli İlk Müslümanların biatlarını kabul ederken onlara
“Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocukları öldürmemek, kendi aramızda uyduracağınız bir takım yalan dolanlarla birbirinize iftirada bulunmamak, doğru işte isyan etmemek üzere bana itaat ediniz.” Buyurarak onların zina etmemelerini de isteyerek biatlarını kabul etmiştir.

Bir yuva için en büyük tehlike ise zina ve fuhuştur. Zina ve fuhuş önce ailenin teşkilini engeller. Ayet ve hadislerle iffetsizlik ve hayasızlık olarak vurgulanan zina, aile sadakatine darbe vurmakta, boşanmaların nedeni olmaktadır.

Zinanın ne kadar çirkin bir şey olduğunu Peygamber Efendimiz ﷺ en güzeli ile örneklerdirmiştir.

Bir genç çıkageldi ve çok saygısızca:

“Ya Resulallah! Ben felanca kadın ile arkadaş olmak istiyorum, onunla zina yapmak istiyorum.” dedi. Ashab-ı Kiram, bu durumdan çok öfkelendiler. İçlerinden gazaba gelerek genci dövmek ve huzuru Resulullah’dan çıkarmak isteyenler oldu. Bazıları bağırıştılar. Çünkü genç çok hayasız konuşmuştu.

Sevgili Peygamberimiz (asm) “Bırakın o genci buyurdu.” Resulullah (asm), genci yanına çağırdı, dizinin dibine oturttu. Gencin dizlerini kendi mübarek dizine değdirecek bir şekilde oturttu ve:

“Ey genç, birinin annenle bu kötü işi yapmasını ister misin? Bu çirkin hareket hoşuna gider mi?” diye sordu. Genç hiddetle:

“Hayır Ya Resulallah.” diye cevap verdi. Resulallah:

“Öyle ise o çirkin işi yapacağın kimsenin evlatları da bundan hoşlanmazlar.” Sonra:

“Peki, bu çirkin işi senin kız kardeşinle yapmak isteseler, sever misin?” diye sorduklarında genç :

“Hayır, asla!” diyerek hiddetleniyordu.

“Şu halde insanlardan hiç kimse bu işi sevmez buyurdu.” Sonra Hz.Peygamber (asm) mübarek elini bu gencin göğsüne/omuzuna koyarak şöyle dua etti:

“Allah’ım! Sen bu gencin kalbini temiz kıl. Namusu ve şerefini muhafaza eyle ve günahlarını da bağışla.” Genç, Resulallah (asm)’ın huzurundan ayrıldı. Bir daha günah işlemediği gibi böyle bir kötü düşünce aklından bile geçmeden yaşamış! (Müsned, V, 256-257)

  • Harama yaklaşmamak

Göz, zinaya götüren sebeplerin en başında gelir. Allah-u Teâlâ şöyle buyurur.
“Mü’min erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Bu davranış onlar için daha nezihtir. Şüphe yok ki, Allah onların yaptıklarından hakkıyla haberdardır.”
(Nur, 30)

Peygamber Efendimiz ﷺ bir hadislerimde harama bakmak hakkında söyle buyurmuştur.
“Harama bakmak, şeytanın oklarından zehirli oktur. Bu sebeple, Allah’tan korktuğu için harama bakmayı terk eden kimseye, mükafat olarak Allah öyle bir imam verir ki onun tadını kalbinde hisseder.” (Taberani, el-Mu’cemü’l-Kebir 10/173 nr: 10362)

Haram olan bakış, kastî ve iradî olan bakıştır. Yani burada yasaklanan husus çarşıda, pazarda yürürken kişinin ani olarak gözüne çarpan haramlar değil, onun bizzat bakmayı Murad ederek, bakışlarını harama çevirmesi ve bu yasağı işlemesidir. Peygamber efendimiz ﷺ Hz Ali’ye şöyle buyurmuştur.
“Ey Ali! Elinde olmadan gözüne ilişen bir harama ikinci defa bakma. Çünkü ilk bakış lehine nedir, ama ikinci bakış aleyhinedir.” (Tirmizî, Edep 28; Ebu Davud, Nikah 44)

Bizzat kendisi haram olmakla birlikte kendinden daha büyük bir harama götüren ve göz zinası olarak tabir edilen mahremi olmayan kadına şehvetle bakmak, müminin kalbinden iman nurunu siler, kalbinin kararmasına sebebiyet verir. Hakkı görmekten uzaklaşır. Harama bakmaya devam ederse, yaptığı iş onun gözünde ve aklında mubah hale gelir. Artık bakmakta beis görmeyen göz, bu işin diğer âzalarla da yapılmasını
mubah görmeye başlar.

Resûlullah efendimiz ﷺ buyuruyor: “Kıyamet günü şu üç göz hariç bütün gözler ağlayacaktır;
1. Allah korkusundan ağlayan göz.
2. Allah’ın haram kıldığı şeylere bakmayan göz.
3. Allah yolunda düşmanı gözetleyen göz.
(Deylemi, Müsnedü’l-Firdevs nr: 4796)

Unutmamak lazımdı ki, bedenin Sultanı kaptir.
Onu bozan ise kendisine helal olmayana bakmak, onu gözetlemektir. Ümmü Seleme’nin
Anlattığı şu Hadise ilginçtir ve mahremiyete dikkat edilmesi noktasında bize önemli mesajlar vermektedir.

Peygamber Efendimizin ﷺ yanında bulunuyordum. Meymûne de oradaydı.
Ama sahabi İbn Ümmü Mektûm çıkageldi. Bu olay, örtünme emri geldikten sonra idi.
Resûlullah efendimiz ﷺ bize;

Perde arkasına çekilin. Buyurdu. Biz ise;
“O amâ (Kör) biri değil mi? Ey Allah’ın Resulü Bizi göremez, dedik.” Bunun üzerine Peygamber Efendimiz ﷺ;

-Siz de mi amâsınız, onu görmüyor musunuz?
Buyurdu. (Ebu Davud, Libâs 34)

Münavî, “Şehvetle bakan her göz zina eder.” Hadisini şöyle tefsir etmiştir.
“Mahremi olmayan bir kimseye bakılan her göz, mahremiyetin çiğnemesi, baktığı kimse hakkında şehevi düşüncelere dalması sebebiyle göz zinasına müptela olmuştur.
Aynı şekilde bir kadın da şayet güzel kokular sürünüp erkeklerin arasından yahut onların bulundukları yerden geçip de onların şehvetlerinin hareketlenmesine ve dolayısıyla kendisine bakmalarına sebebiyet verirse, bakan kimseler göz zinasında bulundukları gibi bakılmasına vesile olan kadın da onlar gibi günaha girmiş olur. Çünkü onların bakışlarını kendine çekmiş, kalplerini karıştırmış, gözlerin zina etmesine sebep olmuştur.”

  • Harama el uzatmamak

Zinaya götüren sebeplerin ikincisi eldir. Bir erkek, yabancı bir kadına dokunamaz.
Dinimiz, ölümden, tehlikeden, kurtarma gibi meşru bir sebebe dayanmaksızın bir erkeğin kadının elini tutmasını ve yine bir kadının bir erkeğin elini tutmasını haram kılmıştır.
Peygamber Efendimiz ﷺ şöyle buyurmuştur. “Birinizin başına demirden bir iğne batırılması,
Kendine helal olmayan kadına el sürmesinden hayırlıdır.” (Tebarani, el-Mu’cemü’l-Kebir 20/212)

Dolayısıyla, bir erkeğin kendisine nikahı düşebilen yabancı bir kadınla, bir kadının da baba, kardeş ve amcaları gibi mahremleri sayılan erkeklerin dışında diğer erkeklerle tokalaşması caiz görülmemektedir.
Bu hususta Peygamber Efendimiz ﷺ ölçüdür.

Medineli Ensar hanımlarından olan ve hicretten sonra islamiyet ile şereflenen, hanımların hatibi olarak da bilinen, bir müşkülü olduğu zaman Peygamber Efendimize ﷺ arz eden hanım sahabelerden Esma bint Yezid
Anlatıyor.

“Kadınların Peygamber Efendimize ﷺ biat ettiği gündü. Ben de gittim ve biat etmek üzere elimi uzattım. Allah Resulü ﷺ elini çekti ve, “Ben kadınlarla musahafa etmem. Onlardan biatı “Söz-ahit” şeklinde alırım.” Buyurdu.

Peygamber efendimiz ﷺ bir başka hadislerinde şöyle buyurmuştur.

“Allah’a ve ahiret gününe iman eden, yanında mahrem olmayan bir kadınla baş başa kalmasın. Zira onların üçüncüsü şeytan olur.” (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned 3/339)

  • Dilin muhafazası

Dilin zinası, gerek sahibinin gerekse dinleyenin şehevî arzularını harekete geçirecek sözleri konuşmasıdır.
Dil, bakılması haram olan şeylerde olduğu gibi, onların hakkında konuşursa harama düşer. Kendisi için helal olmayan şeyler hakkında konuşması, aklını ve fikrini şehevî şeylere yöneltecek kelam etmesi dilin zinasıdır.

Zinaya yaklaşmak, zinaya götüren yollarda yürümek bir hayasızlık, iffetsizlik olduğu gibi Bunun tam aksi bir durum da kul için ilahi bir rahmetin vesiledir.

İbn Abbas’dan rivayet edilen bir hadiste söyle buyrulmuştur.
“Allah’ın gölgelendirdiği kimselerin gölgeliğinden başka hiçbir gölgenin bulunmadığı kıyamet gününde, yüce Allah şu yedi sınıf insanı kendi gölgeliğinde gölgelendirecektir.”

1) Emri altındakilere adil davranan amir.
2) Rabb’ine ibadet ile yetişen genç.
3) Kendi çarşıda iken, kalbi mescitlere bağlı olan adam.
4) Birbirlerini Allah için seven iki kişi.
5) Yalnız başımdayken Allah’ı zikir edip ağlayan kimse.
6) hoşlandığı, güzellik sahibi bir kadının kendisini zina için çağırmasına karşılık “Hayır bunu yapamam, Ben Allah’tan korkuyorum.” Diyen adam.
7) sağ eli ile verdiği sadakayı, sol eli bilmeyecek kadar gizli veren kişi.

Sonuç olarak;
Zina, Allah’ın azabını ve gazabını çeker, aile kavramını yok eder, yuvalar yıkar. Zina, Nesrin heder olmasına yol açar. Zina, insanlar ve toplumlar arasında kin ve nefret oluşturur. Hem kadının hem de erkeğin haysiyetini zedeler. Irz ve namusunu kirletir. Zina, fuhuştur, çok çirkin yoldur. Kişiye vicdan azabı çektirir. Âfât-ı semâviyye ve arziyyeyi çeker. Fakirliğe yol açar. Ömrün kısalmasına sebep olur. Zina, cehennem ateşinde azap çekmeye sebep olur. Maalesef günümüzde gençler, bir kısım film, gazete, dergi, televizyon ve benzeri iletişim vasıtaları ile ahlâki ve manevi değerleri zedeleyici şekilde yönlendirilmektedirler.

Mesela medyada sıkça gündeme getirilen ve adeta özendirilen evlilik yerine, birlikte yaşama, birden fazla kişi ile birlikte olma, gece kulüpleri, aileden kopan gençlerin serüvenleri,
Giyim tarzları gençlerin ahlâki ve manevi değerleri üzerinde olumsuz etki yapmakta ve gençler bu alanlara yönlendirilmektedir.

Netice olarak diyebiliriz ki; İnsan hayatında gençlik çok önemli bir dönemdir. Çünkü insan,
Hayatının çoğunlukla bu dönemde öğrendiği bilgiler vasıtasıyla yönlendirir. Bu dönemin ihlal edilmesi ve iyi değerlendirilmemesi daha sonraki dönemlerin sıkıntılı geçmesine sebep olur.

Dolayısıyla bizlere her konuda en güzel örnek olan sevgili Peygamberimizin ﷺ tavsiyelerine kulak vererek gençlerimizi küçükten iyi bir din eğitimi vererek yetiştirmeliyiz.

Sosyal Ağda Paylaş

Bir cevap yazın